23 Şubat 2010 Salı

Rüya görmek ya da görmemek.

Rüyamda Salvador Dali'yi gördüm. Baya baya kankamdı. İsim takmıştım ona Dali ve Salvador'u birleştirip Sali diyordum. Güzel resim yapamadığından şikayetçiydi shjdfgjasgdfj üzülüyordu "Ben güzel resimler yapamıyorum." diye, yerdeydi hep bakışları, boynu bükük falan. Ben de teselli ediyordum "Saçmalama hepimiz iyi olduğunu biliyoruz Sali gayet iyisin, göreceksin ilerde." diye. Sırtını sıvazlıyordum. Oha.

Sonra uyandım tabii ama bu sefer rüya yorumlayan herhangi bir siteye girmedim zaten Dali'yi yorumlayacak bir site yoktur. Yani sanırım yoktur.

Geçen sefer güzelim bahar havasının ortasında dersi erken bitmiş genç bir insan olarak vaktimi güneşin altında eğlenerek geçirebilmek varken sırf inadımdan odama gelip kendimi uyumaya zorlayıp başardığım gün, rüyamda daha önce gördüğüm gemiyi yine görünce merak edip hayatımda ilk kez rüya yorumlarına bakmıştım. Ve ağzımın payını da almıştım açıkcası.

İnsanlar güzelim havada, Beytepe çimlerinde, şurda burda eğlenip coşarken,dedikodu yaparken veya dersteyken ben zorla uyumanın verdiği baş ağrısıyla beraber gelecekte başıma gelecek belaları okuyordum. Çünkü gemi görmek demek uzuuuuun açıklamalardan sonra anladığım kadarıyla çok da parlak bir şey değilmiş. Başta korktum falan ama sonra unuttum.

En sonunda bu böyle gitmez deyip ben de dışarı çıktım. Gerisini hatırlamıyorum.

8 Şubat 2010 Pazartesi

İzmir , I Love You But You're Bringing Me Down

Ağlarken veya bişeyler düşünürken odamın penceresinden yol üzerindeki sokak lambasının ışığında belli olan kar tanelerini ve yağmur damlalarını hiçbiri yoksa Beytepe Köyü'nü izlemeye daldığımı hatta bunu alışkanlık haline getirdiğimi farkettim. Çok sık ağlayıp derin düşüncelere daldığımdan değil de her defasında kendimi farkında olmadan pencerenin önünde bulmak garip geldi. Dün mesela hiç ayrılmadım oradan.
Şeyma gelince artık günlerce sürecek dedikoduları da penceremizin önünde yaparız. Hem Şeyma'yı ben özlemedim ki odamız özledi.

Bunların hiçbiri değil de, yazıyı yazmaya başlarken "sokak lambası" nın adını unutup 2-3 arkadaşımla aşağıdaki gibi diyaloglar yaşamam daha görülesiydi.

gözdE:
hani yollarda uzun uzun ışıklar oluyo ya
yolu aydınlatmak için
onların adı neydi
sokak lambası evet
simdi hatorladm
HATORLAMAK
dgru dmi

sel:
evet sokak lambası
ama bunu unutmuş muydun gerçekten

Google'a aratacaktım da ne yazacağımı bilemedim. Ama hiç utanmıyorum, zamanında vişnenin ne olduğunu unutup "kırmızı olan kiraz gibi şey değil miydi?" diye sormuşluğum var. O an cidden kendimden korkmuştum. Bu ne ki onun yanında?

Bu arada İzmir'e gitmeyi beklemek İzmir'den daha mı güzel ne?