21 Ağustos 2010 Cumartesi

Çok mutsuzum. Söylersem böyle ergen, liseli, ot, bok sanılacağım diye korkuyorum. Çünkü görünürde hiçbir eksiğim yok. Mutlu olmam lazım ki arada zaten mutluyum. Ama eksik bir şey var işte. Muhteşem arkadaşlarım var? Evet, var. İyi bi okulda iyi bir bölümdeyim? Kendince evet yani onda da sorun yok. Derslerim? Hallederiz yea. Fotoğrafçılıktan zerre anlamasam da çok sevdiğim bir makinem var? Hıı hıı pahalı bi zevk tabii ama öyle var yani. Çok boş geçiyor diye yırtındım? Sonuç: Stajdan bıktım şimdi de ama öğrendim birçok şeyi. Ankara? Olmasa heralde kafayı yerdim, her yerden güzel geliyor bazen. Sevgilim? O işi karıştırmayalım şimdi hiç gerek yok ahjsdgf. Kardeşim? Beni uyuz etse de çoğunlukla heralde en çok onu seviyorum.

Ebeveynler? Ayrı ayrı hepsi mükemmel insanlar tabii de bir araya gelince zorlamaya gerek yok olmuyorsa olmuyor. Ama yaşın 20 de olsa 40 da olsa 723456723865 de olsa onları kavga ederken görmek çok koyuyor. Şartlar farklı olsa nasıl olurdu diye hayal kurmaktan bıkıyorsun. Acaba neden hiç beraber hiçbir şey yapamadık biz diye düşünmek her geçen yıl etkisini azaltmaktansa daha da üzücü bir soru olarak kalıyor havada bi yerde. Gitmiyor. Sen Ankara’ya gidiyorsun ama. Soruları cevaplaması için küçük kardeşi yalnız bırakarak. Bunları neden yazıyorum ben de bilmiyorum iki gün sonra çok mutluyum dünya umrumda değil falan diyecek olan ben değilim sanki. Ama şimdi çok mutsuzum. Çok güzel mutsuzluk tanımlarım var merak edenler için.

Ha bi de, kötü davranacaksa lütfen bu ara gelmesin kimse. Normalden daha çok üzülüyorum.

3 yorum:

  1. şimdi ben yine "entel" damgası yerim diye korkuyorum ama, bu nedensiz mutsuzlukların öyle belirgin nedenleri var ki... Bir kere modern bir çağda yaşıyor olmanın getirdiği sıkıntılar var: hani eskilerin "ben anneni evlenmeden 3 kere görmüştüm"leri, hatta daha da eskilerin pencereden bir kere yüzünün yarısı görünen bir kıza yazdıkları sayfalar dolusu methiyeler yok artık. Bir şeye kolay ulaşabilmek harika olduğu kadar değersizleştiriyor da o şeyi diye düşünüyorum. E geriye anlamsız bir boşluk duygusu bırakıyor o da. İhtiyaçlar karşılanmıyor; öncesiyle sonrası arasında fark kalmıyor...Dolayısıyla hayatımızda olan ve olmayan şeyler arasındaki fark giderek önemini kaybediyor.
    Ebeveynleri ışık hızıyla geçip -geçmek gerek- küçük kardeşlere geliyorum. Baş etmeyi öğreniyorlar -mecburen- ama şu var; barışmayı da öğreniyorlar o durumla. Çünkü uzakta bile olsa, aynı şeyi yaşadığını bildikleri biri oluyor, bu büyük bir şey :)

    YanıtlaSil
  2. valla ben daha uzun bir süre buralarda olmayı düşünüyorum :)

    YanıtlaSil